KÜRDİSTAN EYALETİ

KÜRDİSTAN EYALETİ NASIL KURULDU

Bilindiği gibi Yavuz Sultan Selim döneminde Kürtler Safeviler’e karşı Osmanlı’nın yanında yer alarak bir bakıma artık Osmanlı denetimini kabul etmişlerdir. Buna karşılık Selim, bölgenin özerkliği konusunda söz vermiş ve gerçekten de 19. yüzyıla kadar bölgede Kürt hükümetleri ve emirlikleri varlıklarını sürdürmüşlerdir.

19. yüzyılın başlarından itibaren, özellikle II. Mahmut döneminde durum değişmeye başlamıştır. Bu yüzyılda ciddi bir modernleşme sürecine giren Osmanlılar, klasik Osmanlı idari yapısını da modernize etmeye, yani eyalet sistemini değiştirip kendine özgü yapıları ortadan kaldırarak merkezi yapıyı güçlendirmeye başlamışlardır.

Bunun için öncelikle, 1826 yılında Anadolu Eyaleti resmen dörde bölünerek “mutasarrıfları olan paşaların mutedil mütesellimlerle” idarelerine karar verildi. Ardından şu gelişmeler yaşandı: “26 Kasım 1847 tarihinde Diyarbekir vilayetine bir vali tayin edilmişken, 13 Aralık 1847 tarihli Takvim-i Vekayi (Ancak biz bu tarihi TTK’nın yayınlamış olduğu tarih çevirme kılavuzunda 14 Aralık olarak bulduk) ayrı bir gelişmeyi açıklıyor: Kürdistan Eyaleti. Buna göre Diyarbekir eyaleti ile Van, Muş ve Hakkari sancakları ve ayrıca Cizre, Botan ve Mardin kazaları, Kürdistan adlı yeni bir eyaleti teşkil etmişlerdir. İlk başlarda eyaletin merkezi olarak Ahlat düşünülmüştür.

Ancak salnamelerden anlaşıldığı kadarıyla bir ara Van, Muş ve daha uzun bir süre Diyarbekir (Amed) bu eyaletin merkezi olmuştur. Kürdistan Eyaleti 1266/1849 salnamesine göre Muş, Van, Hakkari, Cizre, Diyarbekir sancaklarını içine alıyordu; fakat Hakkari birkaç yıl sonra Van, Mardin ve Cizre ile birlikte ayrı bir eyalet, Hakkari eyaletini teşkil etti. Bir süre sonra bu eyaletin adı Van olmuştur” (Tuncer Baykara, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyasına Giriş-I: Anadolu’nun İdari Taksimatı, Ankara, 1988, s. 119-125.).

Biz Kürdistan Eyaleti’nin kurulduğunu bildiren Takvim-i Vekayi gazetesinin 14 Aralık 1847 tarihli nüshasındaki resmi tebligatı yayına hazırladık. Kürt tarihi açısından önemli bir belge olduğu gibi, belgenin içerdiği söylem de ayrıca incelemeye değer ve önemli görünmektedir.

TAKVİM-İ VEKÂYİ GAZETESİ
5 MUHARREM 1264 (14 Aralık 1847)
RESMİ TEBLÎGAT

Mukaddim ve muahhar Takvim-i Vakayi’ nüshalarında keşîde-i silk sutûr-ı beyân kılındığı vechile bir müddetden berü eyâdî-i mütegallibede kalmış olan hıtta-i Kürdistanın leh-ül-hamd ve’l minh mücerred himmet bi-hemtâ-yı hazret-i şehr-yârî ve satvet-i bâhire-i cenâb tâc-dâr-ı eser-i celîli olarak bu kerre yeni başdan feth ve teshîr-i mir’ât-ı teyessürde cilve-ger olmuş ve işbu muvaffakıyyet hazret-i şehn-şâh-i mahzâ âmme-i tebaa ve berâyâ-yı saltanat-ı Seniyye hakklarında ma’tûf ve rây-gân olan niyet-i âdle ve efkâr-ı hayriyye-i cenâb-ı cihân-bânî ibtiga-yı sâmîsince herhalde min kıbel-in Râhman zât-ı fahâmet-simât mülûk-anenin mazhar envâ’-i füyûzat ve te’yidât buyurulduklarına delîl ve bürhân olub doğrusu dîbâce-i tevârîh-i ezmân olmaklığa şâyân görünmüş olduğundan hıtta-i merkumenin hüsn-i zâbıta ve râbıta-ı umûr-i mülkiyye ve istihsâl-i menâzım-ı dâimîyesiyle te’sîs-i âsâyîş ahâlî kaziyye-i matlubesine bakılması yani oraların bir idâre-i mahsûsa ve müstakılle tahtına konularak dirâyetli ve vukuflu bir zâta ihâlesiyle Diyarbekir eyâleti ve Van ve Muş ve Hakkari sancakları ile Cizre ve Bohtan ve Mardin kazâları birleşdirilüb cümlesinin bir eyâlet add ve itibâr olunması ve iş bu eyâlete Kürdistan eyâleti tesmiye kılınması iktizâ-yi hâle muvâfık ve çesbân olacağına mebnî eyâlet-i mezbureye ol sûretle münâsib bir vali lede-t-teemmül Musul valisi atûfetlü Es’ad Paşa hazretleri dirâyet ve fatânet-i kâmile ve iffet ve istikâmet-i zâtiyye ile muttasıf ve çok zamanlar ol taraflarda istihdâm buyrulmasıyla usûl ve ahvâl-i memlekete vâkıf kudemâ-yı vüzerâ-yı saltanat-ı seniyyeden olmakdan nâşî eyâlet-i cedide-i mezkûrenin müşârün-ileyh Es’ad Paşa hazretlerine ihâlesi ve ol halde Musul eyâletine bir diğerinin ta’yini tabiat-î maslahat-ı iktizâsından olarak Belgrad muhâfızı esbak atûfetlü Vecîhî Paşa hazretleri ashâb-ı rüşd ve reviyyet ve erbâb-ı sıdk ve istikâmetden ve hüsn-i idâre-i umûr-i mülkiyyeye vâkıf zevât-ı sütûde-simâtdan olması ve eğerçi Musul eyâleti şimdiye kadar Tanzîmât-ı Hayriyyeden müstesnâ olarak idâre olunmakda ise de dâire-i tanzimatda bulunan memâlik hazret-i şâhâne ahalisinin sâye-i ma’delet vâye-i hazret-i mülûk-anede mazhar oldukları menâfi’ ve âsâyiş ve istirâhat ve emniyyet-i kamileyi eyâlet-i merkume ahâlisi derk ve iz’ân ederek ve bunun üss-i esâsı ma’delet olduğunu bilerek bu eyâletin dahi dâire-i nasfet bâhire-iTanzîmât-ı Hayriyyeye idhâlini arzu ve niyâz etmekde olduklarına ve ahâli-i merkumenin iş bu niyâzlarına müsâade-i seniyye-i cenâb-ı şehen-şehi bî-dirîg buyurulduğuna binâen müşârün-ileyh Vecîhî Paşa hazretleri usûl-i ma’delet-şümûl tanzimâtın ol vechile hüsn-i ……. ve tensîkına dahi muktedir bulunması cihetleriyle kendüsünün Musul valisi nasb ve ta’yin kılınması tensib ve tasvib berle ol babda isâbet-efzâ-yı sünûh ve sudûr buyrulan emr ve fermân maâlî-i ünvân hazret-i hilâfet-penâhî mantûk celli üzere iktizâları icrâ kılınmıştır.

Osmanlıca’dan Çeviren: Sezen Bilir

BELGENİN SADELEŞTİRİLMİŞ HALİ

Takvim-i Vakayi’nin bundan önceki sayılarında da yazılmış olduğu gibi bir süreden beri zorba ellerinde kalmış olan Kürdistan ülkesinin –Allaha şükürler olsun ki– Padişahın benzersiz gayreti ve ezici gücünün eseri olarak bu kez yeni baştan ele geçirilmesi başarıyla tamamlanmıştır.Bu başarı yüce Padişahın,Osmanlı İmparatorluğu tebaa ve berâyâsının [1] haklarıyla ilgili adalet niyetinin,hayırlı fikirlerinin ve yüce amaçlarının her zaman Allah tarafından feyz ve yardıma mazhar [2]olacağının delili ve ispatıdır. Doğrusu zamanının geldiği münasip görüldüğünden adı geçen ülkenin idaresi, içişleri ve düzeninin devamlılığıyla, güveninin tesisi ve halkın isteklerinin yerine getirilmesi yani oraların hususi ve bağımsız bir idare makamına konularak, zeki, bilgili ve olgun bir zata ihalesiyle Diyarbakır eyaleti,Van, Muş ve Hakkari sancakları ile Cizre, Bohtan ve Mardin kazaları birleştirilip hepsinin bir eyalet sayılması ve itibar olunması ve bu eyalete Kürdistan eyaleti isminin verilmesi gösterdiği lüzumdan dolayı yerinde ve münasip görülmüştür. Bu suretle adı geçen eyalete bir vali düşünülünce Musul valisi şevketli Esad Paşa hazretleri, dirayet, zeka, namus ve doğruluk vasıflarından dolayı ve uzun süre o taraflarda hizmet etmesi nedeniyle memleketin düzenine ve durumuna vakıf, Osmanlı eski vezirlerinden olduğundan adı geçen yeni eyaletin müşârün-ileyh [3] Esat Paşa hazretlerine ihalesi uygun görülmüştür. Bu durumda Musul Eyaletine bir diğer valinin tayini işleyişin gereği olduğundan Belgrat eski muhafızı şevketli Vecihi Paşa hazretleri, doğru, düşünceli, halkla ilgili işleri idare etmeye vakıf, övgüye değer zatlardan olması ve her ne kadar Musul eyaleti şimdiye kadar Tanzimat-ı Hayriye’den [4] ayrı olarak idare olunmakta ise de, Tanzimat dairesinde bulunan ülke halklarının, Padişahın adil koruması altında gördükleri rahat, huzur, fayda ve emniyet, adı geçen eyaletin (Musul) halkı tarafından anlaşılmış ve bunun gerçek adalet olduğunu bilerek bu eyaletin de doğruluk ve güzellik dairesi olan Tanzimat-ı Hayriye’ye dahil etmeyi arzu ve niyaz ettiklerinden adı geçen ahalinin bu isteklerine yüce padişahımız müsaadelerini esirgemeyerek adı geçen Vecihi Paşa hazretlerinin Tanzimat’ın adaletli usulleri gereğince idareye ve düzenlemeye muktedir bulunması sebebiyle kendisinin Musul valisi olarak atanması münasip ve doğru bulunmuş, bu husus doğrultusunda yüce fikirlerin sahibi padişahımızın emir ve fermanı üzerine lazım gelenler yapılmıştır.

Belgeyi Sadeleştiren: Sezen Bilir

Notlar:
* Bu yazı; Vesta Dergisi, Sayı:5, Kış 2004’de yayımlanmıştır.
[1] Berâyâ: Halk, İnsanlar. Ancak burada Tebaa ve beraya birlikte kullanıldığı için bu, tüm Osmanlı halkı anlamında kullanılmıştır.
[2] Allahın cömertçe yardım edeceği anlamında.
[3] Tanzimat’tan sonra, en yüksek rütbeli devlet görevlileri için kullanılan hitap.
[4] Tanzimat-ı Hayriye: 3 Kasım 1839 Yılında ilan edilen ve Osmanlı devletinde çok ciddi değişikliklerin olasına neden olan ferman. Bu fermanla ilk kez padişahın bazı yetkileri kısıtlanırken “Osmanlı Millet Sistemi”nde de büyük değişiklikler olmuş ve Müslümanlarla, gayrimüslimlere eşit haklar tanınması gündeme gelmiştir. Ancak özellikle Arap eyaletleri ve Musul gibi bölgelerde gayrimüslimlere verilen bu hak tepkiyle karşılanmış ve bu bölgelerde Tanzimat Fermanı uygulanamamıştır.

BERNAMEGEH

UYARI: Yazıların izinsiz kopyalanması ve Web Sitelerinde yayınlanması kesinlikle yasaktır. Hakkınızda
yasal işlemlerin başlatılabileceğini lütfen unutmayın!

AYRICA BAKIN

Zeki Duygulu Kimdir Hayatı

Klasik Türk müziği şarkıcısı, bestecisi ve söz yazarı Zeki Duygulu, 1907 yılında Beyrut’ta dünyaya geldi. …

error: LÜTFEN KOPYALAMAYIN OKUYUN!